Le Corbusier ya da asıl ismiyle Charles-Edouard Jeanneret, 6 Ekim 1887’de İsviçre’nin küçük bir kasabasında doğdu.Onu mimarlığıyla tanıyor olsak da aynı zamanda şehirci, mobilya tasarımcısı, heykeltraş, ressam ve yazardır.Erken yaşta okulu bırakan Corbusier, babasının yanında işe başladıktan sonra bi sanat okuluna kayıt olmuştu.Okuldayken “Arts and Crafts” hareketi ile ilgilenmeye başladı. Katıldığı bir saat tasarım yarışmasını kübist tasarımı ile kazanıp ilk önemli başarısını elde etti.Bu deneyim, ilerde modern mimariye yön verecek olan Corbusier’in başarılarının tesadüf olmadığının bir kanıtıdır.1908 yılına gelindiğinde mimaride betonarme kullanımının öncülerinden olan Auguste Perret ile birlikte çalışmaya başladı.Dünyada inşa edilen ilk betonarme tapınağının tasarımcısı olan Perret, Corbusier’e mimarlıkta betonarme kullanımının inceliklerini öğretti.Corbusier, Paris’te bu deneyimi kazanırken aynı zamanda şehrin kültürünü ve mimarisini de yakından tanıma fırsatı yakaladı.Betonun cephelerde bıraktığı doğal ve heykelsi cazibeden etkilenen Corbusier, betonarmeyi daha iyi tanımak için Almanya’daki “Deutsche Werkbund” ile yakın temaslarda bulundu.Corbusier’de bu bilinç ile 1907’de 4 sene sürecek olan bir doğu turuna çıktı.Corbusier’e göre bu gezi mimarlık hayatının en önemli evrelerinden biriydi.
Maison Dom-İno
Le Corbusier, 1. Dünya Savaşı’nın bir gün biteceğini ve savaştan sonra şehirler imar edilirken acil konut ihtiyacının olacağını öngörmüştü. Bu konut ihtiyacını, en ekonomik ve rasyonel yoldan çözmenin yollarını aradı. Bu sorunla ilgili deneysel çalışmalar yapan Corbusier, 1915 yılında Dom-ino Evi olarak bilinen ilk önemli yapısını tasarladı. Açık planlı ve 6 adet ince betonarme sütun üzerinde yükselen yapı, Corbusier’in mimari anlayışının temellerinden birini oluşturdu. Açık planlı yapılar sayesinde istendiği zaman duvar ve bölmelerin yeri değiştirilebiliyordu. Yapının bu özelliği, modern mimarlıkta esneklik ve pragmatizm(faydacılık) ilkeleri ile örtüşmekteydi. Üretimi rasyonalize edilmiş ve prefabrike elemanlar sayesinde hızlıca yerinde monte edilen yapı minimum yapı öğesi barındırmaktaydı.Dom- İno adı domino oyunun endüstriyel olarak üretilen parçalara benzemesinden ürtilmiştir.
Maison Citrohan
Açık merdivenle ulaşıılan ara katlı,yüksek tavanlı yaşama mekanı olan bir kutudur.Adını konutun otomobil gibi kitlesel olarak üretilmesi görüşünden kaynaklanmaktadır.Bunun için Citroen ile işbirliği yapılmıştır.
Le Corbusier yeni mimari için 5 temel ilke yayımlamıştı.Bunlar;
- Pilotiler üzerinde yükselen yapı
- Bant Pencere
- Serbest Plan
- Serbest Cephe
- 5.Teras Çatı
- Villa Savoye
1929 yılında tasarladığı Villa Savoye, bu 5 ilkenin açıkça görüldüğü en güzel modernist yapılardan biridir. Pilotiler üzerinde yükselen yapı, geniş bir bant pencereye sahip ve serbest plan kurgusu ile tasarlanmıştır. İçeride zemin kattan teras çatıya kadar kesintisiz devam eden bir rampa vardır. Villa Savoye, Le Corbusier’in yaşam makinesi kavramıyla özdeşleşmiş bir evdir. Günümüzde ziyarete açık olan yapı, 2016’da UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır.
Unite d'Habitation
2.Dünya Savaşı sona erdiğinde Corbusier, sosyal konut projeleri üretti. Bunların en ünlüsü Unité d’Habitation’dur. Savaş sonrası konut eksikliği ve ekonomik sıkıntılara çözüm olarak tasarladı yapıyı. Brütalizm akımının en önemli örneklerinden biri olan toplu konut projesinde insanların günlük sosyal ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri zengin mekanlar bulunmaktadır. Toplam kapasitesi 1600 kişiliktir ve işçi sınıfı için üretilmiştir.
Ville Contemporaine
Le Corbusier’in planlarını yaptığı Ville Contemporaine, ticari uçakların gökdelenler arasında uçmasına imkan tanımak için düşünülmüştür. Böylece, altmış katlı bir dizi, haç planlı gökdelenlerin çatısında helikopterler için çatı havaalanları planlar dahil edilmiştir.
1935’te Işıyan Kent tasarımını yayımladı. İdeal şehir anlayışına göre Corbusier, yerleşim alanlarını ailelerin büyüklüğüne göre ayırmıştı. Büyük evlerde zenginler değil, kalabalık aileler oturmalıydı ona göre. Ancak temiz bir şehir, temiz toplumlar yaratabilirdi. Bu fikirler ışığında tasarladığı konsept şehir fikri, Corbusier’in tasarım anlayışını üst ölçeğe çıkararak gösterdiği bir projeydi. Tasarımda, standartlaşmış üretim sistemleri ve yapı tipleri, işlevsel kent mekanları, yeşil ile iç içe geçmiş yaşam alanları bulunmaktaydı. Merkezdeki yüksek gökdelenlerden oluşan iş ve ticaret bölgesi, eğlence, konut gibi diğer bölgelere ulaşım ağları ile bağlanmaktaydı. Her ne kadar bu proje teoride kalmış olsa da tasarlanan bir çok modern şehir Işıyan Kent fikrinden beslenmiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder